Mini Gastrik Baypas Nedir?
Mini gastrik bypass veya tek anastomozlugastrik bypass, tüp mide ve standart gastrik bypassın bazı özelliklerini birleştiren etkili ve köklü bir prosedürdür. Midenin üst kısmı, bir manşonun üst dörtte üçüne benzer bir tüpe bölünür ve daha sonra bir bağırsak halkasına birleştirilir.
Mini gastrik bypass, birincil kilo verme prosedürü olarak kullanılabilir. Daha önce mide bandı veya tüp ameliyatı geçirmiş ancak kilo vermede başarısız olmuş veya banda bağlı komplikasyonları olup revizyon ameliyatına karar vermiş hastalarda da kullanılabilir.
Mini Gastrik Bypass Kilo Vermenize Nasıl Yardımcı Olur?
- Değişen bağırsak yoluyla beyin sinyalizasyonu yoluyla açlık hissini azaltarak
- Sağlıklı bir porsiyon büyüklüğü ile sonuçlanan bir yemek yerken daha erken bir tokluk ve dolgunluk hissi sağlayarak
- İnce bağırsağın üst kısmının 150 ila 200 cm’sini atlayarak yemeğinizden aldığınız kalori miktarını azaltarak
Mini Gastrik Bypass Nasıl Yapılır?
Mini gastrik bypass işlemi genel anestezi altında laparoskopik (anahtar deliği ameliyatı) olarak gerçekleştirilir. Anahtar deliği cerrahi aletlerinin yerleştirilmesi için beş küçük kesi (5 ila 12 mm uzunluğunda) yapılır. Bu aletler kullanılarak midenin üst kısmı ince bir tüp (30ml ila 50ml boyutunda) oluşturacak şekilde zımbalanır. İnce tüp yeni, daha küçük mide olur ve midenin geri kalanından tamamen ayrılır. Bu mide daha sonra ince bağırsağın bir halkasına dikilir, bağırsağın duodenum adı verilen ilk kısmı ve bağırsağın yaklaşık 150-200 cm’si atlanır. İnce bağırsağın üst kısmı ve midenin geri kalanı vücutta kalır. Ancak artık gıda sindirimi için kullanılmaz. Yetenekli ellerde, ameliyatın gerçekleştirilmesi yaklaşık 60 dakika sürer.
Mini Gastrik Bypass’ın Uzun Vadeli Etkileri Nelerdir?
Tüm tıbbi prosedürlerde olduğu gibi, sonuçlar ve deneyimler kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Herhangi bir mide ameliyatının uzun vadeli etkileri, hastanın yaşam tarzında, özellikle diyet ve egzersizle ilgili olarak gerekli değişiklikleri yapmasına bağlıdır.
Ameliyattan iki yıl sonra kilo kaybı fazla vücut ağırlığının %75-85’i kadardır; ameliyattan beş yıl sonra aşırı kilo kaybı %70-75’tir.
Uyku apnesi, tip 2 diyabet, eklem hastalıkları, yüksek tansiyon veya polikistikoversendromu (PCOS) gibi fazla kiloya bağlı birçok hastalık ameliyat sonucunda düzelir veya yok olur.
Mini Gastrik Bypass’ın Avantajları Nelerdir?
Mini gastrik bypass ameliyatı gastrik bypass ameliyatının bir alternatifidir. Son zamanlarda hastalar tarafından daha çok tercih edilen bu tedavi yöntemi daha basit ve kısa sürede gerçekleştirilir. Riskleri ve komplikasyonları diğer obezite ameliyatlarına kıyasla daha azdır. Bu ameliyat hem yemeyi kısıtlar hem de emilimi azaltır.
Metabolizma ve obezite cerrahisinde emilim bozukluğu yaratan ameliyatlardan biri olan mini gastrik bypass ameliyatının avantajları boldur.
Kilo verdirme etkisi tüp mideye kıyasla daha fazla olan mini gastrik bypass ameliyatı, aynı zamanda kilo ile birlikte gelen hastalıkların tedavisinde de tüp mideye göre daha fazla kurtarıcılık özelliği gösterir.
Ameliyat süreci ve sonrası riskli ve zor olsa da geriye dönüşümlü bir tedavi olması büyük bir avantajdır. Hem emilim bozukluğu hem de yeme kısıtlama yapmasıyla diğer ameliyat türlerinin önüne geçer. Mide bypass ameliyatı ve diğer ameliyat türlerine kıyasla daha basittir.
Hastanede kalış süresi daha uzun olsa da doktorların yakın takipleriyle birlikte daha sağlıklı bir ameliyat sonrası süreç gerçekleştirilir. Gastrik bypass ameliyatına göre daha kısa sürer, daha az risk ve komplikasyon oranına sahiptir.
Mide hacminin küçültülmesi sayesinde hastaların yemek porsiyonları da küçülür. Yenilen yemek miktarı artsa bile mide hacminin küçülmesi kilo almayı engeller. Mini gastrik bypass ameliyatında diğer tedavi yöntemlerine kıyasla daha kuvvetli bir hacim kısıtlaması yapılır bu da verilen kilo miktarının daha fazla olmasına neden olur.
İncebağırsağın başlangıcından gıdanın tamamının geçememesi gıdaların emilmesini sağlar böylece fazla alınan kaloriler emilmeden atılmış olur. Bu emilim kısıtlayıcı etki kilo kaybının miktarının yüksek olmasını ve elde edilen bu kilo kaybının uzun dönem korunmasını sağlar.
Mini gastrik bypass ameliyatında midenin büyük bir kısmı içeride pasif olarak durduğundan dolayı bu kısma yenilen gıdalar geçmez. Bu sayede de mide gıdalar tarafından uyarılamaz ve yavaş yavaş etkinliğini yitirir. Yitirme sonucunda açlık hormonunun salgısı azalır tokluk hissine erken ulaşmaya imkan sağlanır. Ayrıca tokluk hissinin süresinin uzamasıyla hastalar acıkmadığı için kilo alımı da durdurulmuş olur.
Mini Gastrik Bypass Ameliyatının Riskleri Nelerdir?
Bütün kesi yapılan cerrahi operasyonlarda olduğu gibi mini gastrik bypass ameliyatında da birtakım riskler mevcuttur. Bunların en başında bu ameliyatının tekrarının zor olduğunu söylemek mümkündür. Tekrar kilo alma gibi bir durumda yapılabilecek müdahaleler kısıtlı olur. Kapatılıp bırakılan mide dokusunu endoskopi ile kontrol şansı olmaz bu nedenle içeride oluşabilecek herhangi bir sorunun görülmesi, safra ve pankreas kanallarına müdahale edilmesi şansı yoktur.
Hastalarda daha uzun süreli, belki ömür boyu vitamin ve mineral eksikliklerine neden olabilir. Bu durum da yaşam boyu takviye alınmayı ve düzenli takip edilmeyi, testler ve tetkikler yapılmayı gerektirebilir.
Karaciğerde salgılanan safranın mideye kaçması gibi bir durumda yapısı değişen mide hızlı bir şekilde tahrip olur. Bu tür safra kaçmaları sonrasına mide reflüsü oluşumu gastrik bypass ameliyatının riskleri arasındadır. Bu nedenle reflüsü olan hastalara bu ameliyat uygulanmaz.
Ameliyat sonrasında hasta, doktorun vereceği tavsiyelere ve beslenme programlarına uymazsa aşırı kilo alma ve verme durumu görülebilir. Bu kontrolsüz aşırı kilo alımı ve verimi bünyede gerçekleştireceği hasarlar yüzünden başka hastalıkların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir.
Ameliyat sonrasında ilk aşama olan sıvı beslenme yüzünden bazı dönemler ishal gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.
Diğer birçok karın ameliyatlarında görülebilen kanama, enfeksiyon, ameliyat sonrası bağırsak tıkanıklığı, fıtık ve genel anestezi komplikasyonları mini gastrik bypass ameliyatında da görülebilen riskler arasındadır.
Riskler arasında en ciddi olanı mide ile ince bağırsak arasındaki bağlantıda oluşabilecek kaçak ve sızıntıdır. Bunun sonucunda ikinci bir ameliyata gereksinim duyulması mini gastrik bypass sonrası ikinci müdahale gibi bir durumunun pek mümkün olmaması yüzünden hasta açısından büyük bir risktir. Ayaklarda ve akciğerde kan pıhtısı oluşumu ve kardiyak problemler görülebilir.
Ameliyat öncesindeki beslenme düzeninden tamamen ayrı bir beslenme düzenine geçildiği ve daha küçük oranlarda yemek yendiği için bağırsak alışkanlıklarında değişiklikler olabilir. Tuvalet ihtiyacı normale kıyasla azalıp artabilir.
Bu ameliyatı geçiren hastaların yaklaşık %10 – 15’i bu komplikasyon ve risklerin bazılarını yaşarlar. Sık görülen komplikasyonlar kabul edilebilirdir ve tedavi imkanları bulunur ancak nadir görülen komplikasyonlar için aynı şeyi söylemek mümkün değildir.
Mini Gastrik Bypass Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır?
Mini gastrik bypass ameliyatında tamamen kapalı bir yöntem ile mide ile ince bağırsağın arasında normal yolun dışında yeni ve farklı bir yol oluşturularak hızlı, etkili ve sağlıklı bir şekilde kilo verilişi sağlanır. Böylelikle hem mide hacmi küçülür hem de ince bağırsağın bir kısmı emilim fonksiyonunu gerçekleştirmez.
Mini gastrik bypass sonrası hasta ayılma odasına alınır, anestezi etkisi yüzünden bir süre sersemlik ve uyku hali yaşar. Bu ayılma odasında hastanın birtakım değerleri ( solunum, kan basıncı gibi ) takibe alınır ve ağrı kontrolleri yapılır. Ameliyat sonrası genellikle batın içinde sıvı birikimini önlemek için hastaya dren takılır, 2 veya 3 gün sonra bu dren çekilir.
Ameliyattan yaklaşık 4 – 6 saat sonra hasta, yardım eşliğinde ayağa kalkabilir ve yavaş yavaş yürümeye başlayabilir. Ameliyattan sonraki 3. gün, hasta kendi kendine yetebilmeye başladığı zaman taburcu edilir.
İyileşme sürecinde doğru beslenmek çok önemlidir bu yüzden hastalar, doktorların verdiği beslenme programına uymak zorundadır. İlk aşama olarak sıvı beslenileceği için hastalarda dumping sendromu denilen durumun görülmesi olasıdır. Bu durum ishal, bitkinlik ve sersemlik oluşturabilir. Beslenme programına tam olarak uyularak bu sendromdan kurtulmak mümkündür. Bağırsak alışkanlıkları değişeceği için kabızlık görülmesi de olasıdır.
Ameliyat sonrası oluşabilecek ağrı ve mide bulantılarının önüne geçmek için ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Hastanın bu süreçte doktor tarafından tavsiye edilen ilaçlarını eksiksiz ve tam olarak verildiği şekilde içmesi bu sürecin daha kolay ve hızlı tamamlanabilmesi açısından önemlidir.
Ameliyat sonrasında hastanın yeme kapasitesi düşeceği için hızlı bir şekilde kilo verilecektir. Bir süre sonra eğer düzenli egzersiz yapılmaz ise kalorik rezervler yakılmasına ve depolanmayan yağlardan önce kullanılmayan kasların tüketilmesine neden olacaktır. Günlük olarak düzenli egzersiz yapılması bu nedenle mini gastrik bypass sonrası iyileşme süreci için önemlidir. 20 dakikalık aerobik egzersiz yapılması metabolizmayı kas rezervlerinden uzaklaştırıp bunun yerine yağ yakılmasını sağlar. Yürüyüş yapılması da önerilen egzersizler arasındadır. Kademeli şekilde artırılarak iyileşme sürecine katkı sağlayan yürüyüş kas yerine yağ yakımı sağlayarak eski sağlığınıza kavuşmanıza yardımcı olur.